Gezi Önerileri

Köprüçay Mavisi

Köprüçay, Sarp Dağı ve Dedegöl Dağları arasında ki kaynaklardan doğar. Bu sular, nehrin oluşturduğu derin vadi ve kanyonların arasından geçerek birleşir ve Akdeniz’e ulaşır. Köprüçay’ın maviden yeşilin tonlarına geçen muhteşem renkleri ve berraklığı dikkat çekicidir. Karstik yapı ve yüksek rakımlardan hızlanarak gelen suyun soğukluğu ve hızı sayesinde Köprüçay bu rengi ve berraklığı alır.

Milli Park

Köprüçay, Batı Akdeniz’in kıymetli akarsularından birisidir. Avrupa’nın en önemli milli parklarından bir tanesi olan Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın büyük bir bölümü Köprüçay Vadisi’nde yer alır. Bölge aynı zamanda “Köprüçay Vadisi Önemli Doğa Alanı” olarak geçer. Bununla birlikte nehrin batı tarafında bulunan Bozburun Dağı ve Ovacık Dağı ile nehrin doğu tarafında Akseki-İbradı ormanları bölgenin ekolojik bileşenlerini zenginleştirir. Bütünüyle bakıldığında bölge sahip olduğu farklı habitatlarla birlikte müthiş bir biyolojik çeşitliliğe ev sahipliği yapar.

Yaban Yaşam

Yüksekliği 500 metreye ulaşan kanyonları ve yaşlı ağaçları, üremek için böyle alanları tercih eden kızıl akbaba, yılan kartalı, kaya kartalı gibi büyük yırtıcıların üremesini sağlamaktadır. Diğer taraftan bölge, Akdeniz biyomuna özgü; zeytin mukallidi, ortanca ağaçkakan, Anadolu sıvacısı gibi türlere de ev sahipliği yapar. Nehrin batı tarafında Selge Antik Kenti ve dünyanın en iyi korunmuş saf Akdeniz servisi ormanı bulunur.

Bu coğrafya nehir ekosistemi ile birlikte yaprak döken ağaçlar, maki, kızılçam, karaçam, göknar, sedir, ardıç gibi farklı rakımlarda farklı ağaç türlerinden oluşan ormanları, yüksek dağ çayırları içerdikleri farklı canlı grupları ile zengin bir ekolojik çeşitliliğe ev sahipliği yapar. Karakulak, vaşak, yaban keçisi, kurt gibi memeli türleri bu bölgede yaşadığı bilinmektedir. Ayrıca Köprüçay Nehri ve onun etkilediği doğal alanlarda nesli tehlike altında pek çok canlı türü ile birlikte 230’un üzerinde endemik bitki türü yaşam bulmaktadır. Bununla birlikte endemik Bütün bu doğal zenginliğin içinde Nehri besleyen her derenin etrafında bu coğrafya ile uyum sağlamış, yüzlerce yıldır yerleşim gösteren kırsal yerleşimler yer alır.

Boğazkent Kuş Cenneti

Bununla birlikte nehrin denize döküldüğü bölge yer alan sulak alan ekosistemi avcılık ve toplayıcılıkla geçinenler için tarih boyunca bir geçim kaynağı olmuştur. Günümüzde yoğun turizm baskısıyla karşı karşıya kalan bu alan Boğazkent Kuş Cenneti olarak biliniyor. 2010 yılına kadar yapılan çalışmalarda 200 ün üzerinde kuş türünün yaşadığı bilinen Boğazkent Kuş Cenneti, Nil kaplumbağası ve saz kedisi gibi nesli tehlike altında olan birçok canlı türüne ev sahipliği yapıyor. Köprüçay’ın Antalya ovasına dökülen diğer nehirlerle birlikte oluşturduğu kumullar ise Türkiye’nin Akdeniz kıyılarındaki ikinci büyük kumul alanları olduğu biliniyor. Bu kumullarda endemik bitki türlerine ve deniz kaplumbağalarının üreme alanına ev sahipliği yapıyor.

 

Antik Dönem ve Nehir İlişkisi

Nehir denize yaklaştıkça, yükseklerdeki farklı orman altı örtüleri ile harmanlanmış alüvyonların binlerce yılda oluşturduğu muhteşem bir ovaya giriş yapar. Burası, verimli Antalya Ovası’nın doğu tarafıdır. Nehrin bu ovaya giriş yaptığı yerde Aspendos Antik Kenti yer alır. Köprüçay’ın oluşturduğu bu bereketli ova çok eski zamanlardan beridir insanlara tarım olanağı sunmaktadır. Günümüzde bu tarımsal faaliyetler daha farklı çeşitlilikte ama aynı ovadan beslenerek devam ediyor. Antik dönemde Köprüçay, Aspendos Antik Kenti’nin su ihtiyacını karşılarken, bu ova Aspendos gibi büyük bir şehri uzun yıllar doyurmuştur.

Günümüzde Köprüçay, çeşitli alternatif turizm kollarıyla ve tarımsal verimliliği ile bölge insanın ekonomisine katkı sunuyor. Bununla birlikte tertemiz akan suları tüm bu coğrafyaya hayat vermeye devam ediyor.

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir